Avrupa’da organ nakli işlemlerinin oransal olarak yüzde 80’i kadavradan yüzde 20’si canlıdan yapılıyor. Ülkemizde ise tam tersi bir durum söz konusu. Türkiye, canlı organ nakli konusunda yüzde 80 ile dünya lideri olarak başı çekerken, kadavradan nakilde ise sonlarda yer alıyor. Kadavradan organ bağışının sık tercih edilmiyor oluşu organ bağışı oranlarını etkiliyor. Kadavradan organ bağışının önündeki en büyük engeli ise yanlış bilgiler oluşturuyor.
Bu yanlışlara karşı toplumun bilinçlenmesi adına organ nakli listesinde bekleyenleri yeniden hayata döndürebilmek amacıyla Ülkemizde her yıl 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası kapsamında farkındalık etkinlikleri yapılıyor. Ülkemizde halen 26 bin 892 kişinin organ bekleme listesinde yaşama tutunmaya çalıştığını belirten Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Berber ve Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Ülkem Çakır “Ülkemizde 2023 yılı itibarıyla toplam 4192 kişiye organ nakli yapılmıştır. Bu nakillerin 3652’ si canlı vericili, yalnızca 540'ı kadavra vericidendir. Kadavradan organ bağışının bu kadar düşük olmasının tek bir nedeni olabilir, o da bu konunun halkımıza tam olarak anlatılamamasıdır” diyor. Prof. Dr. İbrahim Berber ve Prof. Dr. Ülkem Çakır, Türkiye’nin kadavradan organ bağışında Avrupa ülkelerinden fazlasıyla geride kalmasına neden olan ve toplumda doğru sanılan yanlış inanışları anlattı, organ bağışı yapmak isteyenlere ve ailelere çok önemli uyarılarda bulundular.
Organ Bağışı Günah DeğildirSanıldığının Aksine organ bağışı aslında günah değildir. Pek çok kişi günah olduğunu sanarak organ bağışına sıcak bakmıyor. Hatta kişi hayattayken, vefatı sonrası başkalarına can vermek amacıyla organlarını bağışlamış olsa bile, ailesinin onayı olmadan işlem gerçekleştirilemiyor. Ancak İslam dini dahil büyük dinlerin çoğu organ bağışını destekliyor. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu her fırsatta organ naklinin caiz olduğunu belirterek, organ bağışı ile bir veya birçok insana hayat vermenin büyük sevap olduğunu vurguluyor.Beyin Ölümü Gerçekleşmeden Organlar AlınmamalıdırYaygın olan inancın aksine beyin Ölümü Gerçekleşmeden Organlar Alınmamalıdır. Bu yanlış inanış kadavradan nakilin önündeki en büyük engellerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Bitkisel hayatta solunum devam ettiği için bu hastalar aylarca ya da yıllarca yaşayabilirken, kimi zaman iyileşerek normale dönebiliyorlar.Kişi nefes aldığı müddetçe kendisine bütün tıbbi tedavilerin uygulandığını, beyin ölümü gerçekleştiği zaman ise tüm tıbbi desteğe rağmen hastanın hayata dönmesinin kesinlikle mümkün olmadığını belirten Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Berber “Yoğun bakım ünitelerinde beyin ölümü gelişen kişilere verilen tüm tıbbi desteğe rağmen ortalama 24-36 saat sonra tüm organlar fonksiyonlarını kaybederler. Sadece beyin ölümü gerçekleşen bir kişinin organları nakil bekleyen hastalara nakledilebilmektedir. Bu donörlerde organlar fonksiyonlarını kaybetmeden önce, en kısa süre içerisinde organların alınarak bekleyen hastalara nakledilmesi gerekir. Tüm süreç Sağlık Bakanlığı denetimindedir. Bu konuda hiçbir endişeye gerek yoktur” şeklinde konuşuyor.Organ Bağışında Kişinin Rızası Olsa Dahi Aileye Haber Verilmesi GerekiyorKişinin hayattayken, vefatı sonrası organlarını bağışlamış olması yeterli olduğu düşünülebiliyor. Bu tamamen yanlış bir düşünce olarak karşımıza çıkıyor. Zira pek çok organ bağışı, kişinin beyin ölümüne rağmen aile üyelerinin bu bağışı kabul etmemesi nedeniyle gerçekleşemiyor. Prof. Berber, ülkemizdeki yasalar doğrultusunda kişinin organ bağışı kartı olsa bile aile üyelerinin izin vermemesi durumunda organ bağışının gerçekleştirilemediğinin altını çizerek “Bu nedenle hayattayken, organlarınızı bağışladığınızı ailenizden saklamayıp, olası bir vefat durumunda, organlarınızla başkalarına hayat vermek istediğinizi söylemeniz gerekiyor. Organ bağışlamaktan vazgeçerseniz de bunu ailenize söylemeniz yeterli” diyor. Nakil İşleminden Sonra Donör Olan Kadavranın Vücut Bütünlüğü Bozulur Düşüncesi YanlışYaygın olan görüşün aksine nakil işleminden sonra donör olan kadavranın vücut bütünlüğü bozulur düşüncesi yanlış. Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Berber, “Kadavra donörden yapılan nakil operasyonunda kadavra donörün cerrahisi, sanki yaşayan bir hastaymışçasına son derece özenli yapılır, dışarıdan bakıldığında vücut bütünlüğünün bozulmamasına büyük özen gösterilir. Ameliyat kesileri yine aynı özenle, estetik dikişlerle dikilerek kapatılır. Alınan organlar alıcı adaylarının bulunduğu merkezlere getirilir ve burada nakil gerçekleştirilir” diyor.Canlı Organ Bağışı Gerçekleştiği Zaman Donörün Sağlığı BozulmazBöbrek ve karaciğer nakli canlı vericiden de yapılabiliyor fakat “karaciğerimin bir kısmını ya da böbreğimin birini bağışlarsam sağlığım olumsuz etkilenebilir” endişesi nedeniyle çoğu insan donör olma fikrine sıcak bakmıyor. Oysa karaciğer kendini yenileyebilen bir organ olduğu için canlı bir donörün karaciğerinin bir kısmını bağışlamasının sağlığı üzerine olumsuz bir etkisi bulunmuyor. Yapılan titiz ve detaylı incelemelerde eğer sağlık açısından bir risk tespit edilmezse böbrek vericisi olmanın da ileride hiçbir sıkıntı çıkarmayacağını vurgulayan Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Ülkem Çakır, tek böbrekle de uzun ve sağlıklı bir ömür sürülebileceğini söylüyor.