Konaklama Deneyimi Daha Otele Varmadan Başlıyor
The Peninsula, tüm destinasyonlarında olduğu gibi İstanbul’da da misafirlerini yalnızca ağırlamakla kalmıyor, yolculuğu konaklamanın bir parçası hâline getiriyor.
Otele özel tasarlanan 16 metrelik PEN 1, 8 kişilik iç mekân ve 8 kişilik dış güverte kapasitesiyle toplam 16 misafiri ağırlayabiliyor. Profesyonel kaptan ve mürettebat eşliğinde hizmet veren yat, sadece bir transfer aracı değil; kişiye özel deneyimlerle donatılmış zarif bir buluşma noktası olarak öne çıkıyor.
İstanbul Havalimanı’ndan gelen misafirler Haliç’e, Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan gelen misafirler ise Üsküdar’a The Peninsula araçlarıyla konforlu şekilde ulaştırılıyor; ardından PEN 1 ile oteline doğru Boğaz’ın eşsiz sularında yolculuğa devam ediyor. Bu esnada özel ikramlar sunulurken, misafirlerin bagajları ayrı araçlarla doğrudan otele transfer ediliyor.
Yalnızca Transfer Değil, Kişisel Bir Deneyim Alanı
PEN 1, sadece ulaşım için değil, özel etkinlikler için de tasarlandı. Gün batımı gezintileri, doğum günü kutlamaları ya da Boğaz’da geleneksel Peninsula çay saati gibi özel anlar, concierge ekibi tarafından misafirlerin isteklerine göre planlanabiliyor.
Bu yönüyle The Peninsula Istanbul, misafirperverliğini Boğaz’ın ortasında, İstanbul’un büyüleyici siluetinin fonunda sergileyerek şehirde benzersiz bir deneyim alanı yaratıyor.
Dünyanın Dört Bir Yanında Lüks Ulaşım Deneyimleri
The Peninsula’nın farklı şehirlerdeki otelleri de misafirlere bulundukları destinasyona özgü özel ulaşım alternatifleri sunuyor.
Bangkok’ta tik ağacından esinlenen nehir tekneleri, Chao Phraya Nehri boyunca huzurlu geziler sunarken; The Peninsula Shanghai’in Azimut 47 yatı, şehrin modern siluetini Huangpu Nehri üzerinden izleme olanağı sağlıyor.
Chicago’da ise Peninsula Academy kapsamında, Michigan Gölü’nde kişiye özel yelkenli ve motor yat turları düzenleniyor.
Rolls-Royce İş Birliğiyle Zamansız Bir Zarafet
The Peninsula’nın lüks ulaşım mirasının en ikonik simgesi, markanın uzun yıllara dayanan Rolls-Royce ortaklığı. 1970 yılında Hong Kong’daki ilk Silver Shadow siparişiyle başlayan bu iş birliği, günümüzde dünya genelinde 25’ten fazla özel tasarım Rolls-Royce ile devam ediyor.
Phantom Extended modelleri ve restore edilmiş klasik Phantom II Sedanca de Ville araçlar, The Peninsula misafirlerine çağdaş zarafetle nostaljiyi bir arada sunuyor.
Modern, Sürdürülebilir ve Kültürel Otantiklik
The Peninsula, ulaşım anlayışını sadece lüksle değil, sürdürülebilirlik ve yerel kültürle de harmanlıyor.
Tokyo’daki Tesla ve hibrit Toyota Century modelleri, Londra’daki elektrikli siyah taksiler, Hong Kong’daki özel Bentley Bentayga Hibrit SUV araçlar markanın çevre dostu yaklaşımını yansıtıyor.
Bangkok’taki geleneksel tuk-tuk’lardan Manila’daki Sarao Jeepney replikalarına, Paris’teki Citroën 2CV’lerden Chicago’daki Packard Clipper’lara kadar her araç, bulunduğu şehrin ruhunu yansıtacak şekilde seçiliyor.
Yolculuğun Kendisi Bir Sanat
The Peninsula için ulaşım yalnızca bir hizmet değil, markanın “yaşam sanatı” anlayışının bir parçası.
İstanbul’da PEN 1’in Boğaz’da zarifçe süzülüşü, Hong Kong’da sessiz bir Rolls-Royce yolculuğu ya da Chicago’da göl üzerindeki yelkenli gezisi…
Her detay, misafirlerin The Peninsula misafirperverliğini daha otele varmadan hissetmeleri için titizlikle tasarlanıyor.















