İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, geçtiğimiz Ağustos ayında İtalya’nın Venedik ve Padova kentlerinde düzenlenen 24. Uluslararası Bizans Çalışmaları Kongresi’ne katılan genç araştırmacıların gözlemlerini blog sayfasında bir araya getirdi. Türkiye ve Avrupa’nın farklı üniversitelerinde Bizans çalışmaları alanında faaliyet gösteren erken kariyer araştırmacıların katkı sunduğu yazılarda, dünyanın en önemli Bizans uzmanlarını buluşturan kongre tüm yönleriyle mercek altına alınıyor.Suna ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü (İAE), dünyanın farklı ülkelerinden çok sayıda Bizans araştırmacısını buluşturan 24. Uluslararası Bizans Çalışmaları Kongresi’nde öne çıkan başlıkları, Türkiye’de bu alana ilgi duyan akademisyen, araştırmacı ve her profilden okur için, altı erken kariyer araştırmacının izlenim yazıları yanı sıra Bizans’ın mimari ve sanatsal mirasını fotoğraflarıyla belgeleyen bir araştırmacının fotoğraflı denemesi ve 1991’de Moskova’da düzenlenen kongre ile son kongrenin bir muhasebesini yayına sundu. İAE Blog'a izlenimleri ile katkıda bulunan isimler arasında Emir Alışık, Pırıl Us-Maclennan, Gizem Dörter, Elif Demirtiken, Canan Arıkan Caba, Sercan Sağlam, David Hendrix ve Brigitte Pitarakis yer alıyor.Programının önemli bir bölümü Türkiye komitesi tarafından hazırlanan 24. Uluslararası Bizans Çalışmaları Kongresi’nin Ağustos 2021 tarihinde İstanbul’da düzenlenmesi planlanmıştı ancak Covid-19 pandemisi nedeniyle organizasyon Türkiye’de gerçekleştirilememişti. İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü’nde doktora çalışmalarını sürdüren ve İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Bizans Araştırmaları Bölümü’nde proje yöneticisi olan Emir Alışık, kongre izlenimlerinde 2021’de İstanbul’da düzenlenmesi planlanan kongrenin 2022’ye ve Venedik’e ötelenişinin açılış konuşmalarındaki yankılarını, Venedik’teki İstanbul ve Bizans izlerini ve kongrenin 59. Venedik Bienali ile eş zamanlı olmasına dair gözlemlerini paylaşıyor.Doktorasını Ghent Üniversitesi Edebiyat Bölümü’nde sürdüren Pırıl Us-MacLennan, “Bizans Çalışmaları Dünya Kupası” nitelemesiyle adlandırdığı kongrede diller, disiplinler ve mekânlar arasında tüm olumsuzluklara rağmen bir akademisyen adayı olarak yol bulma çabasını anlatıyor.İstanbul: Bizans Kongresi’ne yakışan şehir
Boğaziçi Üniversitesi Bizans Çalışmaları Araştırma Merkezi’nde doktora sonrası araştırmacısı olan Gizem Dörter, okuyucuyu Venedik’teki Bizans izleri ve güncel sergilerden, San Marco Bazilikası’nın kandillerle aydınlanan mozaiklerine doğru bir yolculuğa çıkarıyor. “11. Yüzyıldan 13. Yüzyıla Sınırlar ve Sınır İnsanları” başlıklı oturumda Bizans çalışmalarıyla ilgili araştırmalarını sunan Dörter, farklı ülkelerden katılımcıların konuya dair geri dönüşlerini alma fırsatı bulduğunu ekliyor.Edinburgh Üniversitesi doktora adayı ve İAE 2022-2023 doktora bursiyeri Elif Demirtiken, kongrenin İstanbul’dan Venedik’e taşınmasının, Türkiye’den genç araştırmacılar için pandemiye dair tereddütler, ekonomik kriz ve vize sıkıntısı gibi çeşitli sorunlar yarattığının altını çiziyor. Demirtiken, yazısında kongrenin İstanbul yerine Venedik’e alınmasının İstanbul’a neler kaybettirdiği üzerine düşüncelerini paylaşırken, "Yine de içimde bir umut var, belki bir gün, İstanbul’da gerçekleşen bir kongrenin ardından yüzlerce Bizansçı evlerine Venedik’te bizim yaşadığımıza benzer güzel hislerle ve dev bir araştırma motivasyonuyla dönerler ve İstanbul hak ettiği ev sahipliği görevini sonunda layıkıyla yerine getirebilir." diyor.Viyana Üniversitesi Bizans ve Modern Yunan Çalışmaları Bölümü’nde doktora çalışmaları yapan Canan Arıkan Caba ise yazısında, karbon ayak izinin azaltıldığı ve katılım açısından daha demokratik bir Bizans kongresinin nüvelerini gördüğü Venedik’teki kongrenin gelecek yıllarda nasıl daha verimli hale getirilebileceğine değinirken, okurları Bizans çalışmalarında yeni yönelimlere dair bilgilendiriyor.Centre National de la Recherche Scientifique (CNRS) – CESCM’de doktora sonrası araştırmalarına devam eden H. Sercan Sağlam, Bizans çalışmalarının Türkiye’deki köklü tarihine değinirken, pandeminin kontrol edilebilir olduğu bir ortamda ilk kez kapsamlı ve büyük bir organizasyonla bir araya gelen Bizans tarihçileri için bu buluşmanın önemli bir fırsat olduğunu vurguluyor.Byzantine Legacy projesiyle Bizans materyal kültürünün güncel dökümüne katkı yapan David Hendrix, fotoğraflı denemesiyle “ikinci Konstantinopolis” olarak adlandırılan Venedik’in İstanbul’la bağını gözler önüne seriyor. Centre National de la Recherche Scientifique’te araştırmacı Brigitte Pitarakis ise okurları günümüzden 32 yıl önceye, 1991’de Moskova’da düzenlenen 18. Uluslararası Bizans Çalışmaları Kongresi’ne götürüyor. Pitarakis, SSCB’nin yıkılışının hemen öncesinde, SSCB’nin son lideri Mihail Gorbaçov’un rehin alındığı darbe sırasında Moskova’da gerçekleşen kongrede, Türkiye’den katılan akademisyenlerle birlikte yaşadıkları tecrübeyi anlatıyor.
Boğaziçi Üniversitesi Bizans Çalışmaları Araştırma Merkezi’nde doktora sonrası araştırmacısı olan Gizem Dörter, okuyucuyu Venedik’teki Bizans izleri ve güncel sergilerden, San Marco Bazilikası’nın kandillerle aydınlanan mozaiklerine doğru bir yolculuğa çıkarıyor. “11. Yüzyıldan 13. Yüzyıla Sınırlar ve Sınır İnsanları” başlıklı oturumda Bizans çalışmalarıyla ilgili araştırmalarını sunan Dörter, farklı ülkelerden katılımcıların konuya dair geri dönüşlerini alma fırsatı bulduğunu ekliyor.Edinburgh Üniversitesi doktora adayı ve İAE 2022-2023 doktora bursiyeri Elif Demirtiken, kongrenin İstanbul’dan Venedik’e taşınmasının, Türkiye’den genç araştırmacılar için pandemiye dair tereddütler, ekonomik kriz ve vize sıkıntısı gibi çeşitli sorunlar yarattığının altını çiziyor. Demirtiken, yazısında kongrenin İstanbul yerine Venedik’e alınmasının İstanbul’a neler kaybettirdiği üzerine düşüncelerini paylaşırken, "Yine de içimde bir umut var, belki bir gün, İstanbul’da gerçekleşen bir kongrenin ardından yüzlerce Bizansçı evlerine Venedik’te bizim yaşadığımıza benzer güzel hislerle ve dev bir araştırma motivasyonuyla dönerler ve İstanbul hak ettiği ev sahipliği görevini sonunda layıkıyla yerine getirebilir." diyor.Viyana Üniversitesi Bizans ve Modern Yunan Çalışmaları Bölümü’nde doktora çalışmaları yapan Canan Arıkan Caba ise yazısında, karbon ayak izinin azaltıldığı ve katılım açısından daha demokratik bir Bizans kongresinin nüvelerini gördüğü Venedik’teki kongrenin gelecek yıllarda nasıl daha verimli hale getirilebileceğine değinirken, okurları Bizans çalışmalarında yeni yönelimlere dair bilgilendiriyor.Centre National de la Recherche Scientifique (CNRS) – CESCM’de doktora sonrası araştırmalarına devam eden H. Sercan Sağlam, Bizans çalışmalarının Türkiye’deki köklü tarihine değinirken, pandeminin kontrol edilebilir olduğu bir ortamda ilk kez kapsamlı ve büyük bir organizasyonla bir araya gelen Bizans tarihçileri için bu buluşmanın önemli bir fırsat olduğunu vurguluyor.Byzantine Legacy projesiyle Bizans materyal kültürünün güncel dökümüne katkı yapan David Hendrix, fotoğraflı denemesiyle “ikinci Konstantinopolis” olarak adlandırılan Venedik’in İstanbul’la bağını gözler önüne seriyor. Centre National de la Recherche Scientifique’te araştırmacı Brigitte Pitarakis ise okurları günümüzden 32 yıl önceye, 1991’de Moskova’da düzenlenen 18. Uluslararası Bizans Çalışmaları Kongresi’ne götürüyor. Pitarakis, SSCB’nin yıkılışının hemen öncesinde, SSCB’nin son lideri Mihail Gorbaçov’un rehin alındığı darbe sırasında Moskova’da gerçekleşen kongrede, Türkiye’den katılan akademisyenlerle birlikte yaşadıkları tecrübeyi anlatıyor.