“Yapay Zekâ ve Fikri Mülkiyet Hukuku” konferansı düzenledi. Konferansta yapay zekâ ile üretilen ürünlerin marka, tasarım, patent hukuku açısından yarattığı telif ve sınaî haklar ile ilgili sorunlar ve yaklaşımlar masaya yatırıldı. Konferansta yapay zekâ ve fikri mülkiyet hukukunu ele aldı. "Yapay zekâ ile üretilen eserlerde telif hakkı olmalı mı?" sorusu ele alındı.Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü’nün desteğiyle düzenlenen konferans İstanbul Bilgi Üniversitesi Fikri Mülkiyet Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi, santralistanbul Kampüsü’nde gerçekleşti.Konferansta açılış konuşması yapan Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü Mevzuat ve Meslek Birlikleri Daire Başkanı Şükriye Şirin, “Yapay zekâ konusu günümüzde hemen hemen her sektöre ulaştı. Bu noktada önemli bir tartışma konusu da yapay zekâ tarafından ortaya konulan ürünler üzerindeki fikri ve sınai haklar. Resim çizen ve müzik yapan robotların ortaya koyduğu ürünler üzerindeki fikri haklar, artık gündelik hayatımızın içerisinde. Yapay zekâ tarafından ortaya konulan bu ürünlerin hukuki boyutunun irdelenmesi ve konu hakkında karşılaştırmalı hukuktaki durumunun ortaya konulması önem arz etmekte” şeklinde konuştuDünya Genelinde Yapay Zeka İle Alakalı Bir Fikri Mülkiyet Kanunu BulunmuyorBİLGİ Fikri Mülkiyet Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Gül Okutan Nilsson, “Türkiye'de şu anda yapay zekanın fikri mülkiyet hukukunda nasıl ele alınması gerektiğiyle ilgili özel bir kanun yok. Dünyada da şu anda böyle bir kanun yok. Amerikan mahkemeleri bu konuda yasa çıkartılması gerektiğini savunuyor. Ancak henüz yasa çıkartmak için erken, konunun daha çok tartışılması gerekiyor. Amerika’da yapılan bir patent başvurusunda yapay zekâ buluşçu olarak gösterildi. Bu patent başvurusu reddedildi. Mahkeme de bu reddi onayladı. Çünkü buluş sahibinin de gerçek bir kişi olması gerekiyor” ifadelerini kullandı.“Yapay Zekâ ve Fikir ve Sanat Eserleri Hukuku” başlıklı ilk oturumda Fikir ve Sanat Eserleri Hukuku’nun yapay zekadan nasıl etkilendiğine ve buradaki hukuki tartışmaların neler olduğuna değinildi. Harvard Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ruth Okediji, “Yapay zekâ teknolojisi fikri yaratımların üretilme biçimlerini değiştirdi. Önceden insanların yaratıcılığını konuşuyorduk, şimdi makinelerin yaratıcılığını konuşmaya başladık. Makine öğrenmesi ile eğitilen yapay zekâ tarafından üretilen ürünler insan ürünü mü, değil mi? Yapay zekâ ile üretilen eserlerin korunması gerekir mi? Bugüne kadar hep insan yaratıcılığını teşvik ettik ve bunların yarattığı eserleri koruduk. Yapay zekâ eserleri de korunabilir mi, korunacaksa bunların hak sahibi kim olacak? Yapay zekâ, üretim süreçlerinde mevcut bilgilerden hareket ediyor. Bu mevcut bilgilerin içerisinde hali hazırda fikir ve sanat eserleri hukukuyla korunmakta olan eserler de var. Yapay zekâ bunları kullanarak öğreniyor. Buradaki öğrenme biçimleri ve mevcut eserlerin izinsiz olarak kullanılması mümkün müdür? Yoksa burada bir izin süreci mi olmalı? Acaba mevcut eser sahiplerine bir ücret ödenmeli mi?” dedi.Hukuk İnsan Yaratıcılığını Teşvik EtmeliMax Planck Enstitüsü’nden Prof. Dr. Silke von Lewinski, “Yapay zekâ tarafından üretilen eserlerin fikri mülkiyet hukuku ile korunup korunamayacağının yanı sıra, bu eserlerin üretilmesinde yapay zekanın kullandığı mevcut eserler üzerindeki haklar da ele alınmalı. Meslek birlikleri tarafından izin süreci veya bir lisanslama süreci ortaya çıkarılabilir. Büyük şirketler milyonlarca örnek kullanarak bu uygulamaları yapıyor. Sonucunda da insan yaratıcılığına zarar veriyor. Sistemle insan rekabet bile edemiyor. Yapay zekâ ürünlerinin korunmaması yönündeki yaklaşımın sebebi ise insan üretimi eserlerin hala daha değerli olması. Hukukun insan yaratıcılığını teşvik etmesini istemesidir” ifadelerini kullandı.Yapay Zekâ ve Sınai Mülkiyet Hukuku başlıklı ikinci oturumda söz alan Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Fülürya Yusufoğlu Bilgin, patent verilebilirlik şartları açısından yapay zekâ içeren buluşlara dikkat çekerek “Patent hukuku, teknolojinin gelişmesi ve yaratıcı zihinlerin teşvik edilmesi için bir sistem yaratmakta ve patent meydana getiren kişileri yirmi yıl boyunca korumakta. Artık yaratıcı zekâ sadece insanın zekâsı olmuyor, yapay zekânın da katılımıyla birçok buluş meydana getiriliyor veya buluşlarda yapay zekâ da kullanılabiliyor. Yapay zekânın ne şekilde patente konu olabileceğinin anlaşılması için öncelikle teknik olarak tanımlanması gerekir. Sınıflandırma algoritmaları kullanılarak dijital görüntülerin, videoların, ses veya konuşma sinyallerinin iyileştirilmesi ve ona göre düzenlenmesi patente konu olarak kabul edilmiştir” şeklinde konuştuYapay zekâ ile yapılan buluşların, patent hukukundaki açıklama yükümü bakımından değerlendirmesini yapan Ankara Üniversitesi'nde öğretim üyesi olan Prof. Dr. Feyzan Hayal Şehirali Çelik ise, patent hukukunun temelinde, sağlanan hukuki koruma karşılığında buluşların açıklanması şartının yer aldığını, böylece topluma sağlanan bu bilgi ile yeni buluşların yapılabilmesinin kolaylaştırılmasının hedeflendiğini belirtti. Yapay zekâ ile yapılan buluşların da bu şarta uyması gerektiğini söyleyen Prof. Şehirali Çelik, bununla birlikte yapay zekanın üretim sürecinin adeta bir kara kutu gibi olduğuna işaret ederek, yapay zekanın buluşu üretirken ne şekilde çalıştığının açıklanmasının zor olduğundan bahsetti.Yapay zekâ ile marka hukuku arasındaki ilişkiye değinen İstanbul Bilgi Üniversitesi Fikri Mülkiyet Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Eda Çataklar, “Online platformlar yapay zekayı çok aktif olarak kullanıyor ve yapay zekayı bize sadece birtakım ürünleri göstermek üzere değil, doğrudan satarak da yapıyorlar. Bu dünya asla eskisi gibi değil ve giderek yapay zekânın sıklıkla kullanıldığı internet ortamları üzerinden alışverişler yapılmaya devam edilecek ve yapay zekâ bu alanda avantajlar sunduğu kadar aynı zamanda hukukçulara mücadele alanı da sunacak” ifadelerini kullandı.
Event
Yayınlanma: 24 Ekim 2023 - 14:10
Yapay Zeka Ve Fikri Mülkiyet Hukuku İlişkisi
Event
24 Ekim 2023 - 14:10
İlginizi Çekebilir