EventNews.Online olarak, kültür sanat alanında gerçekleştirdiğimiz röportajlarımızın bu ay ki konuğu, CEO'ların "Tuvalinde ki renkleri kurumayan ressam" olarak tanımladıkları ünlü Ressam Gonca Akbulut. Gonca Akbulut ile gerçekleştirdiğimiz bu çok keyifli röportajda, sanatın ve sanatçının insan yaşamı için olmazsa olmaz kavramların başında geldiğini bir kez daha vurgulamayı uygun gördük. Renklerin ve tuvalin dili, aslında hayatımızın en kılcal derinliklerine kadar işleyen, yaşamsal fonksiyonlarımızı görsel ve işitsel sanat eserleriyle bütün kılan da bir olgu. Ressam Gonca Akbulut'da tam olarak kılcallarımıza işleyen ressamlardan biri. Ortaya koyduğu evrensel eserleriyle, resim sanatına gönül vermiş, her evde bir Gonca Akbulut resmi olmalı düşüncesini benimsemiş ve katıldığı müzayedelerde tüm eserleri büyük ilgiyle tükenmiş, Türkiye'nin ender yeteneklerinden ve sanatçılarından biri. Ressam Gonca Akbulut kimdir? Biraz kendinizden bahseder misiniz?1979 İstanbul doğumluyum. Mersin Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nden mezun oldum. Aslen Sivaslıyım. Resim yaparken tüm dünyayı unutup ayrı bir dünya açıyorum kendime. Küçüklükten beri resim yapıyorum. Hani ne olacaksın dediklerinde hep ressam olacağım derdim. Birçok sergilerde bulundum. Son dört yıldan beri bende varım diyerek bir çok fuarlarda yer alıyorum ve çok önemli müzayedelere resim veriyorum. Resme yönelik yeteneğiniz nasıl ortaya çıktı? Kendi çabalarınız sonucu mu bunu keşfettiniz?Yeteneğimi ilk babam farketmiş. Boyaları seviyorum diye resim boyaları, fırça, defter, kalem gibi çok sevdiğim ürünler hediye alırdı. Diğer taraftan ortaokuldan resim öğretmenim resim istemişti ben de Atatürk portresi yapmıştım. Bunu sen mi yaptın dedi ve eğer bunu sen yaptıysan ileride çok iyi yerlere geleceksin cümlesini kurmuştu. Bu benim içimde her zaman önemli bir yerde durdu. Bir de mahallenin çocuklarının resim ödevlerini ben yapardım. Neden bilmiyorum ama bana yaptırırlardı. Lisedeki resim öğretmenim Adil Bazencir’de mezun olur olmaz yetenek sınavlarına girmemi söylemişti. Sonradan keşfetmedim resim yeteneğimi ve fark ettim ki resim benimle birlikte büyüdü.Aileniz resme ilginiz sonrası nasıl karşılık verdi?Ailem resim yapmayı ders dışı olarak görürdü. Roman okurken, müzik dinlerken, resim yaparken senin dersin yok mu? Ders çalış diyorlardı. Resmi meslek edineceğimi düşünememişlerdi. Onlara da sürpriz oldu diyebilirim. Babamın ben sevineyim diye aldığı boyalar artık benim işim olmuştu. Çok ısrarcı olunca desteklediler beni. Gelenekçi bir ailenin çocuğuyum onların bakış açısının benim ısrarlarım ve resme olan ilgim süreç içinde değişti.Siz, yeteneğinizi farkında olan ancak sınırlı imkanlarla, en çok sevdiğiniz işi yapmaya karar verdikten sonra, aynı zamanda bir yandan derece ile bitirdiğiniz güzel sanatlar fakültesinin resim bölümü, diğer yandan ise sanat çevrelerinden tam not alan önemli çalışmalara imza attınız. Bu başarı öyküsünü nasıl anlatırsınız?Güzel Sanatlar fakültesinde resim bölümünü dereceyle bitirdim. Hayat herseyi hazır sunmuyor maalesef. Başarıya daha hızlı ulaşmayı elbette çok isterdim. Hayatın gerçek yüzü ve ekonomik kaygılar hedeflerime ulaşmayı bir hayli geciktirdi. Ancak yine de kaçırdığım zamanı ucundan yakaladığımın farkındayım.Bedri Baykam, Mehmet Aksoy, Ekrem Kahraman ve Hasan Mutlu gibi çok önemli isimlerle tanışma fırsatı buldunuz. Bu kadar önemli sanatçıyla tanışmak nasıl bir duygu? Ortaya koyduğunuz başarının elbette bunda bir katkısı var ancak, aynı zamanda tuvale yansıttığınız çizgilerin de mutlaka bir etkisi vardır diye düşünüyoruz. Neler söylersiniz?Hayallerimi gerçekleştirmek ve resim alanında en iyi isimler arasında yer alabilmek için üsdatlarla hep diyalog içinde kalmaya özen gösterdim. Ahmet Yeşil, tanıdığım ilk ressam. Kendisi Mersin’de yaşıyor. Orada okurken, atölyesinde birçok önemli ressamla tanışma fırsatım oldu. Bu arada ayrıca atölyesinde çalışmalar gerçekleştirdiğim kıymetli hocam Cebrail Otgün'ün de desteklerini aldım. İstanbul’a döndüğümde kendileriyle irtibatta bulundum. Üstadlarla diyalog içinde olmak oldukça onur verici. Onlarla içiçe olmak büyük şans. Tuvale yansıttığım çizgi, renk, derinlik. Renkler konunun gidişatına göre değişiyor. Bir seri çalışmamda çok çarpıcı ve neon renkler kullandım. Onlar deep serisiydi. Neon renklerin içinde siyah ve gri kuşlar ile siluet bir figür şeklinde. Özgürlüğü temsilen yaptığım eserler deep serisi olarak çok olumlu tepkiler aldı. Ayrıca “Gümüş tekerleğin leydisi” adlı bir seri yaptım. Bu seride ise klasik arabalar ve yine özgürlüğüne düşkün leydi elinde balonlarla değişik mekanlarda özgürlüğü arar. Bir diğer çalışmam ise “Pınar serisi”. Onlarda kübik, bazen çarpıcı, bazen soft renklerle portrelerim şeklindeydi. Her kadın sonsuz bir pınardır düşüncesinden yola çıkarak hazırladığım bir kompozisyondu. İlham kaynağımı anlatacak olursam, kesinlikle müzisyenler olarak anlatabilirim. Müzik dinleyerek bambaşka eserler ortaya çıktı. Müzik benim için çok önemli bir ilham kaynağıdır.Kısa süre önce müzik dünyasının duayen ismi Nino Varon ile de bir diyaloğunuz gelişti ve eserlerinize ‘’Avrupai evrensel resimler yapıyorsun’’ cümlesini kurdu. Sanat dünyası için çok önemli bir ismin bu cümlesinden sonra sanat yaklaşımınıza nasıl bir katkısı oldu?Müzik dünyasının duayen ismi Nina Varon oldukça donanımlı gerçek bir sanatçı, sanatsever ve tam bir evrensel değer. Nino Bey, resimlerim için “Gelecek vadediyor oldukça evrensel ve çarpıcı resimler” vurgusu yaptı. Nino Varon gibi bir duayenden bu sözleri duymak benim motivasyonumu artırdı. Tavsiyelerde bulundu. Ben de tek tek not alıp, belirttiği cümleler sonrası eksik kaldığımı düşündüğüm noktaları görüp tavsiyelerini uygulamaya koyuldum. Nino Bey’in yaptığı yorumlarla, sanat yaşamıma neleri eklemem gerektiğiniz daha net görebilmemi sağladı. O görüşmeden hemen sonra iAFF Fuarı’nda yer aldım. Fuar oldukça faydalı geçti. Fuar sonrası yeni bir seriye daha başladım. Şu an bu seriye çizgi ağırlıklı, kubik çalışmalarla devam ediyorum.Resim, içgüdüsel duygu durumların dışavurumudur derler. Siz hangi dışavurumla atölye çalışmalarınıza yön veriyorsunuz?Resim içgüdüsel duygu durumunun dışavurumudur. Açıkça belirtmem gerekirse, dışavurumcu bir ressamım. Geleneğin sunduğu biçimi çizgiyle ve renkle bozarak içimden geldiği gibi yapıyorum. Tuval üzerinde o an ihtiyaç ya da sorun ne ise oraya yansıyor. Toplumun gözlerini kapadığı sorunları gösterir expresyonizm. İçinde her şey barındırır tüm duyguları; öfke, sevgi, aşk, erotizm. Aklınıza ne gelirse...Gonca Akbulut, aynı zamanda yüzlerce kişiye portreler çizerek, sipariş veren kişilerin en sevdiği insanların ölümsüzleşmesine de olanak sağlıyor. İş ve sanat dünyasından size olan ilginin kaynağı nedir?Portre çizmeyi seviyorum. İnsan yüzündeki ifadeyi en iyi portreler sunuyor. Acı, sevinç, hüzün, yalnızlık vs. Net ve pozitif bir yapıya sahibim diyebilirim. Ancak bazı flu resimlerin de etkileyici olduğunu düşünmekle birlikte, gerçekte net olmak gerekiyor düşüncesiyle çalışmalarıma devam ediyorum. Zihnimdekiler bir çok insanın aklından geçen fakat toplum ne der, kurallar, gelenekler, örf ve adetler gibi bağlayıcı sebepler bende yok. O nedenle düşüncelerimi hissedince insanlar beni seviyor. Aslında onların aynasıyım diyebilirim. Her insan aynada kendini görmekten hoşlanır ve kendini sever.Aynı zamanda önemli bir akım olan sürrealizm temelinde çalışmalar ortaya koyuyorsunuz. Resimlerinizin bu yöne evrilmesinin temel dayanağı nedir?Sürrealizm (gerçeküstücülük) benim dijital ve kolaj çalışmalarımda var olmakla birlikte ayrıca bilinçaltını ortaya çıkaran ögeler de var. Kadını izleyen kocaman göz, ahlak, din ve yasalar hep bilinçaltında kalır. Bilinçaltındaki izlenilmeyi ancak sürrealist bakışla yansıttığımda etkili olur diye düşünüp kompozisyonlarımı bu düşünceyle oluşturuyorum.Gonca Akbulut sanatını hangi gerçeklikle yoğuruyor?Sanatımı toplumun takıldığı şeylere takmadan onlarla eğlenerek, oyun oynar gibi kurup yeniden bozarak ve yeniden kurarak insani değerler ve ögeleri ön plana çıkararak nesnelleştiriyorum.Renkleri çok etkili kullandığınızı görüyoruz. Bu aynı zamanda sizi tanıyanların, size karşı belirttiği çok önemli olumlu eleştirileri de içinde barındırıyor ve sizin için ‘’Tanıdığım en renkli ve tuvalinde yer alan renkleri kurumayan ressam’’ sözü dillendiriliyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?Renkler benim az kırık ve çatlak olduğumu yansıtıyor sanırım.:) Hocalarımdan biri bana hiç alakasız renkleri bu kadar uyumlu nasıl yapıyorsun? Enteresan ve çok güçlü demişti. Tamamen içsel. Yeni yaptığım seride yer yer o neon renklerin yerini daha pastele bıraktığını görebilirsiniz.Pek çok büyük şirketlerin CEO’larının, sizin eserlerinizi yakından takip ettiklerini duyuyoruz. İş dünyasının size olan bu ilgisi için neler söylersiniz?Bu benim motivasyonumu artıran bir durum. Hayalim var benim. Bu hayal her evin, şirketin duvarında bir tane eserim olsun şeklinde. İş dünyasının ilgisi hep olsun. Bu beni güçlendirir. İlgi beni şımartmaz, sadece ışık olur. Bu düşünsel durumla ışığı önüme alıp yürümeyi seviyorum.Resmi, hayatın en vazgeçilmez ve ölümsüz sanat branşı olarak tanımlamanızda ki ana etken nedir?Resim sanatı, müzik gibi vazgeçilmez bir olgu. Müzik dinlemediğim ve resim yapmadığım tek bir gün yok. Resim yapmayınca eksik ve yarım hissediyorum. Çocukluğumdan bugüne kadar hep elimde bir şeyler karaladım. Sonsuz bir derya gibiydi bu durum. Bir yerleri yazma, çizme isteği her insanda vardır. Çünkü her insan içinde sonsuzluğu arar. Ebedi kalmak ister. Bunun için aşıklar ağaçlara baş harflerini kazır sonsuza dek orada kalsın diye. Benim resimlerimde sonsuza dek olacak diye düşünüyorum. Bu düşünce benim resimlerimi bambaşka bir motivasyonla oluşturmamı sağlıyor.Kalıplaşmış olan tüm ifadeleri, eserlerinizde ortadan kaldırıyor ve kendi oluşturduğunuz tarzınızla, yıllardır en çok takip edilen ressamlar arasında yer alıyorsunuz? Bu duruşu korumanızda ki ana etken nedir?Kalıplaşmış hiçbir şeyi benimsemedim. Hep biraz aykırılık var resimlerimde. Bunu bilinçli yapıyorum. Hümanist, yaratıcı, çözüm odaklı, eğlenceli, sevimli kişiliğim resimlerime de yansıdığı sürece bu duruş bozulmaz diye düşünüyorumSon olarak neler ifade etmek istersiniz?Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ‘ün sanatçılarla ilgili söylediği bir sözüyle sonlandırmak istiyorum. “Türk milletinin tarihi bir vasfı güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir.“ demiş. Sevgi ve özlemle. İzindeyiz.
Röportaj
Yayınlanma: 26 Aralık 2021 - 14:06
CEO'ların, "Tuvalinde ki renkleri kurumayan ressam" dedikleri Ressam Gonca Akbulut, birçok eseriyle sanatını yaymaya devam ediyor
Röportaj
26 Aralık 2021 - 14:06
İlginizi Çekebilir