Event News olarak, bir süredir zor günlerden geçen ve MICE Sektörü'nün, Incentive (Teşvik Organizasyonları) segmentiyle ilgili global ölçekte çalışmalar ortaya koyan Site Turkey Başkanı Hasan Dinç ile keyifli ve bir o kadar da içerikli röportaj gerçekleştirdik. Şubat ayı başında gerçekleştirdiğimiz röportajda Hasan Dinç, MICE sektöründe birlik ve beraberliği bütün kurumlarla sağlamanın önemine dikkat çekti.
ODS Turizm Acentesi Kurucu Ortağı ve Site Turkey Başkanı Hasan Dinç, Event News’e konuk oldu. Event News Genel Yayın Yönetmeni Umut Kaya’nın sorularını yanıtlayan Dinç, MICE segmenti özelinde turizm sektörünün mevcut durumunu değerlendirdi. Sektörün en büyük ihtiyacının birlik ve beraberlik olduğunu vurgulayan Dinç, Türkiye’nin MICE (Meetings, Incentives, Conferences, Exhibitions) segmentinde geldiği aşamalarla ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu.Turizm sektörüne nasıl başladınız?
Ben aslında harita mühendisiyim. Mezun olduğum dönemlerde Türkiye’nin o zaman ki konjonktürü gereği harita mühendisliği konusunda bir çalışma yapamayacağımı düşündüğüm için farklı sektörleri değerlendirmeye başladım. Tam nereden başlayacağımı düşündüğüm bir anda yakın bir arkadaşım, boş zamanlarında çalışmak için turizm sektörünü düşünür müsün? Transfer işleri yapmak ister misin diye sorunca, bende olumlu baktım ve Tursem Turizm ile tanıştım ve sektöre ilk adımımı atmış oldum. Bir süre sonra 90’lı yılların başında, Tantur Turizm’de kadrolu olarak işe girdim. Sektörle ilgili esas profesyonel maceram da orada başladı diyebilirim. Tantur’un farklı departmanlarının her aşamasında görevler aldım. Sektörü, mesleği çok sevdim ve bunun yolunu açan, sektörün duayen isimlerinden olan ve Tantur Turizm’in kurucusu Ömür Çağlar oldu. Benim en büyük şansım ise Ömür Çağlar gibi büyük bir dua- yenle çalışmak oldu diyebilirim. Mesleğe dair tüm kişi- sel bilgi ve temelimi ondan aldım ve yıllarca öğrendiğim her bilginin üzerine ben de bir şeyler kattım. Ancak maalesef Ömür Çağlar’ı 1998 yılında kaybetmenin de- rin üzüntüsü ile bir yol çizmem gerektiğini düşünerek ve artık benimde bir yerden başlamam gerekli dediğim noktada, 1999 yılında ODS Turizm’i kurmuş olduk.ODS’nin çalışmaları hakkında bilgi verebilir misiniz?
ODS, yurtdışından Türkiye’ye MICE misafiri getiren ve orijinal pazarı Amerika olan bir şirket olarak çalışmalarını sürdürüyor. Esas olarak 11 Eylül’e kadar sadece Amerika ile iş yapan butik bir yapımız vardı. 11 Eylül’le birlikte ortaya çıkan sorunlar ve pazarda ki karışıklık nedeniyle diğer pazarlara da yatırım kararı aldık ve geldiğimiz noktada 18 ayrı ülkede aktif bir yapı oluşturmuş olduk. Yurtdışındaki herhangi bir lokasyondan Türkiye’ye yüzde 70 oranında MICE misafiri getiriyoruz. 2013 yılından beri başlayan Türkiye’nin düşüş grafiğinde bazı pazarlar durdu, bazı pazarlar diğerlerine nazaran daha az zarar gördü ancak istikrarlı çalışma prensiplerimiz sayesinde ayakta kalabildik ve çalışmalarımıza aralıksız devam ediyoruz.ODS’yi yoğun olarak global ölçekli firmalar tercih ediyor. ODS hangi yönüyle talep görüyor?
Başarının özeti, söylediğinin arkasında durmaktır. Aslında bunu oluşturmak çok basit. Siz yaptığınız programla bir hikaye anlatıyorsanız, hikayeye sadık kalıp işinizi ona göre organize edeceksiniz. Yani heyecanla o hikayeyi kurgulayacaksınız. O hikayeyi ne kadar başarılı anlatırsanız o kadar başarılı olursunuz. Bir işi düzgün yaptığınızda, o iş size 5-10 farklı iş getirir. Detaya önem vermemiz ve bütün ekip olarak hala çok heyecanla çalışmamız sonucunda işin başarısı da o oranda artış gösteriyor. Bir diğer önemli konu ise, doğru soruları doğru yerde sormak, karşı tarafı anlamak, dinlemek. İlk önce müşterinin ne istediğini anlamak lazım. Doğru anlaşılırsa, başarı da artış gösterir.MICE özelinde Türkiye’yi tercih etmeyen Avrupalı turistleri yeniden nasıl kazanabiliriz? Ya da Avrupalı turistler için özellikle MICE segmenti olarak neler yapmak lazım?
Türkiye’nin tecrübesi, ferdi kuruluşların tecrübeleri birçok ülkeden daha iyi durumda olduğu için bir şekilde durumu toparlayabildik. Ancak açık söylemek gerekirse, biz Türkiye’yi satarken 5 adım ileri bakmak zorunda olduğumuz için bunun yeterli olduğunu söyleyemeyiz. Diğer pazarlardan örnek verecek olursam, bir Avusturyalının setupı, her şeyi hazır; onun kendini anlatması ya da misafiri ikna etmek için çok çaba sarf etmesi gerekmiyor. Ama bizim ikna süreçlerimiz çok daha farklı ve çok daha detaylı olmak zorunda. Çünkü Türkiye’ye hep farklı bir bakış açısı ile bakıyorlar. Bu dönemde de empati ve sempati yoksunluğundan kaynaklanan bir bakış açısı olduğu ortada. Avrupalı turist sayılarının zarar görmesi buradan da kaynaklanıyor. Diğer taraftan Türkiye’nin incentive pazarında bir birlik çalışması sadece krizli yıllarda oldu. Biz ne zaman başımız ağrırsa o zaman bir araya gelip ahlanıp, vahlanırız. Ama bu sadece incentive’in değil, ülkenin problemi. Bütün sektörlerde bu sıkıntı var. İmkansızı çok iyi becerebiliyoruz ama en basit problemi birlik olup çözemiyoruz diyebilirim. Bu da haliyle hedef pazarlarda ki misafirlerin ülkeye girişini geciktirebiliyor.SITE Turkey, incentive alanında ülkenin en önemli STK’larından biri. Site hakkında değerlendirmelerinizi alabilir miyiz?
Site, MICE’ın “I” si. Incentive pazarını temsil ediyor. Incentive pazarı dünya üzerine 75 milyar dolarlık turn over’ı olan bir pazar. Bu MICE’ın toplam oranının yüzde 7’sine tekabül ediyor. MICE’ın küresel karşılığına baktığınızda, ortalama 4 Trilyon Dolar civarında bir paya sahip ve bu çok ciddi bir pay. Incentive pazarını değerlendirdiğimizde ise kâr marjı anlamında en yüksek segment olarak ortaya çıkıyor.MICE segmentinde çok iyi işler çıkaran şirketler var. Ancak operasyon tarafında da MICE kavramının tamamen kurumsallaştığını düşünüyor musunuz?
Hayır! Bu sektörde çok tecrübemiz olmasına rağmen biz yine birlik ve beraberliği beceremediğimizden dolayı, bir türlü kurumsal yapıları ve süreçleri tam manasıyla oturtamadık diyebilirim. Krizli süreçleri hatırlayalım. Sektörde önemli sorunlar yaşandı. Aşılabilir mi? Aşılabilir. Ancak, sektör temsilcileri olarak doğru planlama yaparak düzen oluşturulabilir. Genel bir değerlendirme yaptığımda, sektör temsilcileri olarak bizler, iyi günlerde birbirimizden uzaklaşıyoruz. Planlamanın ve geleceğin şekillenmesi adına hem iyi ve hem de krizli günlerde bir arada olmak lazımken, bunu başarmakta sorun yaşayabiliriz.Sektörün insan kaynağı süreçlerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Nitelikli insan kaynağı konusunda hangi noktadayız?
Nitelikli insan kaynağı, özellikle son yıllarda ortaya çıkan en önemli konulardan biri diyebilirim. Son birkaç yıldır bir grup geri geliyor olsa da, asıl verimi sağlayacak birçok insan yurtdışına çıktı. Sektörü bilen ve turizm eğitimi alan öğrenciler farklı sektörlere yöneliyorlar. Sorun yaşanan bir süreçte ve ortamda iş aramak istemiyorlar. Elbette bu konu sektör ve bizler için boşluk yaratıyor. Bir sonraki jenerasyon nereden gelecek dediğimizde, yanıt veremiyoruz.Teknik olarak acente belgesi olan herhangi bir acentenin MICE operasyonları yapmasında sizce sorun var mı?
Herkes ve her kurum kendi alanında iş yapmalıdır. Ben nasıl lokal pazarda iş yapmıyorsam, bir başkası da kendi uzman olduğu konuda iş yapmalıdır. Herkes her işi yaparsa olmaz. Kaliteyi ve sürdürülebilirliği sağlayamayız. Bizim mesleğimizde ve güzide sektörümüzde dürüst ve kaliteli işler yapan insanlar lazım. Mutlaka ilkeleri olan bir düzene geçebilmeliyiz.MICE segmenti konusunda Türkiye’de bütünlüklü bakış açısı yakalandı mı?
STK işleriyle uğraşırken ikinci bir ajanda olmamalı. Asıl amacımız Türkiye’nin MICE sektörünü desteklemekse kendi şirketinin çıkarına bakmaksızın bu yola çıkılması lazım. İlla bir karar benim şirketimin çıkarını desteklemek zorunda değil.
Henüz yok! Birbirini destekleyen bazı derneklerde ve kurumlarda bu konu mevcut. Bütününe baktığımızda, dernekler arasında komünikasyon çok az. Bir araya gelmek gerekiyor. Tabii ki herkesin beklememesi ve birilerinin başlatması lazım bunu. STK işleriyle uğraşırken ikinci bir ajanda olmamalı. Asıl amacımız Türkiye’nin MICE sektörünü desteklemekse kendi şirketinin çıkarına bakmaksızın bu yola çıkılması lazım. İlla bir karar benim şirketimin çıkarını desteklemek zorunda değil. Bu kafa ile yaklaşabilirsek çok kısa sürede her şeyi çözebiliriz. MICE segmenti için öyle bir karar almak gerekir ki, TÜRSAB altında olabilir, yan kuruluşu olabilir, paralel çalışmalar gerçekleştirecek bir kurumda olabilir. TÜROB ile TÜRSAB’ın birlikte çalışması bile bir çok sorunu ortadan kaldırır. Bırakın MICE’ı, TÜRSAB ile TÜROB birlikte çalışamıyor. Kesinlikle aynı ağın içinde olmaları gerekiyor. Ayrıca dinamik bir ülkeyiz ve çok hızlı gelişiyoruz. 30 yıl öncesine göre lokal MICE bile yokken şimdi lokal MICE çok daha iyi durumda. Sonra eğitime geçersek, turizm okuyan öğrencileri sektörde kal diye teşvik bile edemiyorsun. Var olan kalifiye elemanları da tutamıyorsunuz. Her işi bilen yetişmiş insan gücü kaybolduğunda, dolayısıyla insan kaynakları alanında boşluklar oluşuyor.