Ya hiç kimsenin yapmadığı işi yapacaksın, ya da herkesin yaptığı işin en iyisini yapacaksın
"Türklerin geni dünya’da birçok ırka göre farklıdır. Yaptığımız işte gerçekten çok iyi ve uzmanız. Bunu dünyanın birçok yerinde iş yaparken yaşadığımız izlenimlerden çıkartıyorum. Keşke bir olup daha global düşünebilsek. Mesela güçlerimizi birleştirip kriz ortamlarında Avrupa’da ki bazı şirketleri satın alıp gerçek anlamda uluslararası arenada boy gösterebilsek." Bu sözler, Staras Kurumsal Satış Yöneticisi Evren Karaelmas'a ait. Event News olarak, son dönemde tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 salgını, markanın süreci değerlendirmesi ve sektörün son durumuyla ilgili röportaj gerçekleştirdik. Evren Beysizi tanıyabilir miyiz? Staras hakkında bilgi paylaşabilir misiniz?14 Yıldır Staras Technical Production ‘da görev almaktayım. Son 5 yıldır Staras Technical Production’da Kurumsal Satış Yöneticisi olarak görev yapıyorum. Staras Technical Production 1983 yılında kurulmuş sektörün ilk kurulan 2 firmasından biridir. Kurulduğu yıldan itibaren sektörün okulu olarak nitelendirilip öncü konumdadır. Bir türk markası olarak Türkiye’yi ulusal ve uluslararası bir çok etkinlikte başarı ile temsil etmiştir. Yılların verdiği birikim ve tecrübe ile de sektörde her zaman lider konumda olmak için çalışmalarına devam etmektedir. Staras
Technical Production olarak ; ya hiç kimsenin yapmadığı işi yapacaksın, ya da
herkesin yaptığı işin en iyisini yapacaksın fikrini her zaman benimsemiş ve
yürütmüşüzdür. Son yıllarda
düşüş grafiğine girmiş olan sektör, son haftalarda Türkiye’de de ortaya çıkan
COVID-19 virüsüyle zor günlerden geçiyor. Bu süreci nasıl yorumluyorsunuz?Staras
Technical Production, sektörde yaşanan olaylardan ilk etkilenen kurumlardandır.
Cirosal bazda bir düşüş olmadığını fakat yapılan iş gücünün arttığını
görüyoruz. Bu durumun sebebini araştırmak ve olayları doğru sentezlemek bizler
için çok önemli ve buna göre çözümler üretmek için çaba harcıyoruz. Bu konuda
da başarılı olduğumuzu görüyorum. 1983 yılında
kurulmuş bir global firma olarak 2003 ve 2012 yıllarında bu virüsün türevleri
ile karşılaşmış ve ticari olarak tecrübe edinmiş bir firmayız. COVID-19
bildiğiniz gibi 31 Aralık 2019 tarihinde ortaya çıkıp, 07 Ocak 2020 tarihinde
tanımlanmış durumdaydı. Biz bunu ilk gününden beri takip edip yatırım
planlarımızı ve yurtdışı seyahat planlarımızı askıya alıp finansal hazırlıklara
başladık. Sektör
olarak zor bir süreçten geçtiğimiz doğrudur. Ama üstesinden gelemeyeceğimiz
durumlar değildir. Sakin olup, Sağlık Bakanlığı’nı takip edip, gerekli tedbirleri
alıp beklemekten başka şansımızın olmadığını düşünüyorum. Birçok
işletme, ortaya çıkan proje iptalleri nedeniyle kepenk kapatma durumuyla karşı
karşıya olduğunu belirtiyor. Sektörün hazırlıksız yakalanmasını neye
bağlıyorsunuz?Bir
işletmenin kuruluş amacı kar elde etmek, elde ettiği kar ile kısa, orta ve uzun
vadede varlığını sürdürmektir. Bizim yaptığımız iş, orta vadeler ile döviz
kurundan satın aldığınız ses, ışık ve görüntü sistemleri ile rekabetçi piyasada,
rekabetçi fiyatlar ile varlığını sürdürmek ve sürekli yenilenerek devam eden
bir süreçtir.Şimdi bu
şartlar ile global olarak bir krize yakalanırsanız neler olabileceğiniz siz
düşünün? Her firmanın kendine göre plan ve stratejileri vardır. Yoksa o firma
değil, merdiven altı bir işletmedir. Staras’ta
durumlar nasıl? İptaller sizde de var mı? Personel çıkarmayı düşünüyor musunuz?Staras kurulduğu
yıldan itibaren; 1990 Körfez krizi, 1994 Nisan krizi, 2000 Kasım krizi, 2001
Şubat krizi, 2008 ile 2012 arasında global kriz ve 2018 ile 2020 arasında ve
hala devam eden Türkiye döviz ve borç krizi ile karşı karşıya kalan bir
şirketiz. Bu kötü tecrübelerde her zaman bir şeyler öğrendik ve en önemlisi
krizler ile yaşamak bizim bir yaşam parçamız oldu. Krizler bir fırsatın kapıdan
göründüğü andır. Fakat hiçbiri bu sefer ki gibi tamamı ile insan odaklı
değildi. Bu süreçte bizim içinde yeni ve önemli durumda. Ama bildiğimiz tek bir
şey var, hiçbir şey insan sağlığından, çocuklarımızdan daha önemli değil. Her kesimde olduğu gibi bizde yüzde 100
iptaller ile karşılaştık ve bunu olgunlukla ve metanet ile karşıladık. Bizim en büyük yatırımımız
personelimizdir. Şirket içinde çalışanlar ile iş veren arasında ki
ilişki evlilik gibidir. Evlenirken hepimizin cevap verdiği bir soru vardır. İyi
günde, kötü günde birlikte olma ile ilgili bir sorudur. Bu yüzden personel
çıkarmayı düşünmüyoruz. Bizim bu durum için
kısa, orta ve uzun vadeli planlarımız farklı. Çünkü biz çalışanlarımızla
ve çalışanlarımızın aileleri ile büyük bir aileyiz. İşyerlerinin
peşi sıra kapanması demek, aynı zamanda işsizlik oranlarında da artış anlamına
geliyor. Size göre ne tür tedbirler alınmalı?Uluslararası
bazı araştırmalarda bu kriz sonunda dünyada 25 milyon insanın işsiz kalacağına
dair sonuçlara ulaşılmış. Bu durum çok üzücü ve biz de endişe ile takip
ediyoruz. Siz ne yaparsanız yapın aslında dış dünya ile ilgili mutlaka bir
göbek bağınız vardır. Bizlerin bu
duruma karşı yapacağı tek şey ailemizin bir parçası olan çalışanlarımızı
korumak için planladığımız yöntemleri uygulamak. Sonrasında da dünyanın
durumuna göre bizim ailemize katılabileceğini düşündüğümüz arkadaşlarımız ile
el sıkışarak ailemizi büyütmek. Aslında bu
sorunuza şunu da eklemek istiyorum. Türklerin geni dünya’da birçok ırka göre
farklıdır. Yaptığımız işte gerçekten çok iyi ve uzmanız. Bunu dünyanın birçok
yerinde iş yaparken yaşadığımız izlenimlerden çıkartıyorum. Keşke bir olup daha
global düşünebilsek. Mesela güçlerimizi birleştirip kriz ortamlarında Avrupa’da
ki bazı şirketleri satın alıp gerçek anlamda uluslararası arenada boy
gösterebilsek. Sektörün en
önemli sorunlarından biri de kalifiye personel. Kalifiye personel olarak
adlandırdığımız kişileri de kaybettiğimizde, normal zamanlarda işler nasıl
etkilenir? Sizce ne yapılması gerekir?Elinizde
dünyanın en kaliteli markası ve malzemesi olduğu halde, kalifiye ve uzman bir
ekibiniz yoksa siz hiç bir şeysinizdir. Bizim şirketimiz okul niteliğinde bir
kurumdur. Dönem dönem bu tür süreçler ile karşılaşıyoruz ve bu durumda
yapılacak tek şey birbirimiz ile helalleşmek ve iyi dileklerimizi belirtmektir.
Aslında bakarsanız bu gurur verici bir durum. Zaman zaman bazı projelerde
karşılaşıyoruz ve bir adım bizim önümüzde olduklarını gördüğümüzde tebessüm ile
karşılayıp ne kadar doğru adımlar attığımızı ve iyi eğittiğimizi fark ediyoruz.
Önemli olan budur . Bizim
sevdiğimiz ve benimsediğimiz bir deyiş vardır. Rekabet en iyi ürünlerin ve en
kötü insanların ortaya çıkmasını sağlar. Bizler bu konuda en istikrarlı konuma
sahip bir şirketiz ve bu şekilde de kalmaya devam edeceğiz. Daha kalifiye personelin devamlılığının
gelmesini istiyorsak, bu konuda Sendikalaşmanın oluşması lazım. Bu durum
aslında irdelenmeli ve üstüne gidilmeli. Özel
sektörde ki likidite sorunu ve azlığı, özellikle etkinlik sektörü ve sektörün
tüm paydaşlarının en önemli sorunu. Bu bağlamda devletin alması gereken
önlemler var mı? Bunlar nelerdir?Bizim
müşterilerimiz Türkiye’nin önde gelen etkinlik ajansları. Onlarla yıllara
dayanan çalışmalarımız var ve çalışma prensiplerimiz var. Bu iki taraflı kabul
edilmiş bir model. O yüzden yaşanan likidite sorunun bize yansıtılmadığını
düşünüyoruz. Bu konuyla
ilgili devletten beklenen bir önlem olamaz. Devletin veya devletlerin iç ve dış
siyaset yöntemleri ve süreçleri bizlerin yön çizmesine, plan yapmasına ancak pusula
olabilir. Eğer şimdi olduğu gibi global bir kriz ile karşılaşırsakta sivil toplum kurumları ile birlik olup çözüm
yöntemleri geliştirilebilir. 2020 yılı
sonrasında nasıl bir sektör ortaya çıkar? Size göre işler eskiye döner mi?
Yoksa yeni bir piyasa düzeniyle mi karşılaşacağız?Bu sorunun
cevabımı vermek şu anda çok zor . Temennimiz insanların sağlıklarına bir an
önce kavuşması. Huzurlu bir yaşam alanına dönmemiz sonrasında her şey yoluna
girer ve daha iyi olması için çalışırız. Son olarak
ilave etmek istediğiniz konular var mıdır?Bir an önce dünya’nın
bu başına gelen musibet olaydan kurtulması, insanların sağlıklarına kavuşması
ve bu süreçte herkesin kendilerine göre ders çıkarması ve metanet ile
beklemesini temenni eder, sağlık dolu günler dilerim.