Eğlencenin resmen olmasa da fiilen “memnu” kabul edildiği, eğlenenlere kem gözle bakıldığı ve en beteri de eğlendirenlerin aforoz edildiği bir ülke bu türden faaliyetleri yasaklamak yetmez, birkaç tanesini de ibret-i alem için sallandırmak gerek.
Neyse ki böyle bir coğrafyada ve böyle bir dönemde yaşamıyoruz. Gördüklerim, duyduklarım, tanık olduklarım birer rüyadan ibaretmiş. Rüya ne ki tam bir karabasanmış…
Hakan Türkkuşu
Bazen “kötü” olur insan, “iyi” ellerinin arasından kayıp gider. Ne yapacağını bilemez, nasıl tutacağını bilir de beceremez. Geçenlerde gördüğüm rüya, rüya değil tam bir karabasan, tam da böyleydi. Eğlenceler ardı ardına yasaklanıyor, eğlenenlerin ahlaksızlığı ve serseriliği dillendiriliyor, sesiyle sözüyle eğlendirenler de “tu kaka” ilan ediliyordu. Gerçek olamayacak kadar olumsuz örnek içeren bir tablo söz konusuydu. Ekranlara gelecek olsa “olumsuz örnek içerir”, “şiddet barındırır”, “kötü sözler sarf edilmektedir” hatta “siz, siz olun seyretmeyin evinizde oturup çekirdek çitleyin” uyarıları ile yayını gerekecekti.
Böyle bir dönem yaşanmış mıdır yoksa benim kurgum, pardon kabusum mudur bilemiyor olsam da burnuma kötü kokular, ağzıma kötü tatlar geliyor. Gördüklerimin ve duyduklarımın da pek iyi şeyler olduğunu söyleyemem. Dokunabildiklerim arasında iyi örnekler de yok değil ama liste o kadar da uzun değil ne yazık ki!
Mevsiminde güzeldir, yenir
Festival Mevsimi diyebileceğimiz mayıs-ağustos ayları arasındaki 4 aylık dönemde güzel paylaşımlardan çok keyif kaçıran haberler vardı. Haberlere bu dönemde 20 kadar festival ve konserin iptal edildiği yansıdı. Elbette gözden kaçanlar da vardır.
Yaşam tarzına müdahale mi?
Kimilerine göre “evet”, yasaklar doğrudan iktidarın onaylamadığı her şey anlamına geliyor. İçişleri Bakanı’nın bu konuda ”festival adı altında bir dizi sahtekârın gayrikanuni olarak yapmak istediği hiçbir organizasyona devlet izin vermez” açıklaması oldukça dikkat çekici. Bilinen o ki ne sahtekarlıktan ve de gayrıkanuni bir davranıştan yapılan tutuklama, soruşturma, kavuşturma yapılmadı veya dava açılmadı!
2022 yılının Festival Sezonu’ndaki yasaklamaların başını Eskişehir’de 12-15 Mayıs tarihleri arasında düzenleneceği ilan edilen Anadolu Fest oldu. Sahne alacak duyurulan Haluk Levent, Hayko Cepkin, Levent Yüksel, Sagopa Kajmer ve Teoman ilerleyen günlerde farklı etkinliklerde sahne alabildiğine göre sebep olarak geriye sadece Eskişehir kalıyordu. Eskişehir’in nesi yanlıştı, neydi yasaklama kararını veren makamın hoşuna gitmeyen? Onu Eskişehir Valiliği’ne sormak gerek.
İstanbul’da, 25 Mayıs tarihinde, Pendik Belediyesi’nin ev sahipliğinde Kazım Koyuncu anısına düzenlenecek konser de iptal furyasından payını aldı. Pendik Belediyesi’ne atfedilen “değer yargıları ve görüşlerini paylaşmadığı” iddiası da aynı belediye tarafından yalanlandı. Bu kez coğrafya değil Kazım Koyuncu’nun devrimci kimliği ve yaşamı boyunca sergilediği dik duruşuydu hedef alınan.
Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği tarafından 6 Temmuz tarihinde düzenlenmesi planlanan Kazdağı Ekoloji Festivali de Balıkesir Valiliği tarafından kayda değer bir gerekçe gösterilmeden iptal edildi. Oysa anahtar sözcükler #Kazdağları ve #Ekoloji, hele de geçmişte bu bölgede verilen ve iktidarın huzurunu kaçıran etkinlikler ile bir araya getirildiğinde iptalden fazlası için gerekçe vardı.
En çok ses getiren yasaklama Zeytinli Rock Festivali’yle ilgili olandı. Bu festivalin line-up’ında da Selda Bağcan, Sertab Erener, Athena, Ceza, Duman ile Mor ve Ötesi vardı. Bu sanatçıların hepsi farklı festivallerde sahne aldı, sevenleri ile buluştu. Mesele sanatçılar değil, sanki coğrafyaydı ancak orada da ayrı bir sorun vardı. Festivale, ilk kez düzenlendiği 2005 yılından 2008’e kadar Balıkesir İli'nin Edremit İlçesi ve Belediyesi ev sahipliği yapmıştı. 2009 ve 2010 yıllarında İzmir’in Foça İlçesi'nde gerçekleştirilmişti. Aradan geçen sürede sürekli büyüyen ve süresi uzayan festivalin marka değeri de artmıştı. Pandemi bu süreci kaçınılmaz olarak duraklatsa da “devam” denilmişti. Coğrafyada olduğu sanılan sorunun altından Zeytinli Rock Festivali’nin hiç yapılmadığı Burhaniye İlçesi'nde yaşayanların şikayetinin sebep olduğu ortaya çıktı. Bu festivale hiç ev sahipliği yapmamış bir beldenin, muhtemelen etkinliği de hiç görmemiş kişilerin şikayetleri birilerinin hoşuna gitmiş ya da spekülasyonlara bakılırsa teşvik edilmiş olmalıydı ki bu karar alınabilsin.
Yasaklamanın hedeflerinden bir diğeri de Fethiye’de yapılması planlanan Milyon Fest oldu, bu sözde iptale “Özel Çevre Koruma Bölgesi içinde” olması gerekçe gösterildi.
Uluslararasına etkinliğe de iptal
Kore ile Türkiye’nin diplomatik ilişkilerinde 65. Yıl anısına düzenleneceği ilan edilen Başkent Kültür Yolu Festivali kapsamındaki Mirae K-Pop Konseri de iptal edildi. Bu yasaklanan “en akılalmaz” müzik etkinliklerinden biri, belki de birincisiydi: Ev sahipliğini Kültür Bakanlığı yaptığı halde gruba yönelik “eşcinselliği teşvik ediyor” eleştirileri neticesi gerekçe bile gösterilmeden iptal edildi.
Zonguldak’ta 28-31 Temmuz tarihleri arasındaki Kozlu Müzik Festivali, Dersim Tunceli’de 21-24 Temmuz tarihleri arasındaki Munzur Kültür ve Doğa Festivali, Gökçeada’da 15 Ağustos tarihindeki Meryem Ana Şenliği, ODTÜ Bahar Şenliği ile 11 Haziran’da Ara Malikian’ın Ankara konseri, Metin-Kemal Kahraman’ın 17 Mayıs’taki Muş konseri, Aynur Doğan’ın Bursa ve Kocaeli konserleri, Apolas Lermi’nin 29 Mayıs’taki Denizli ve 11 Haziran’daki Bostancı konserleri “üzeri örtülü gerekçeler” ile siyasilerin şerrine uğradı.
Isparta Uluslararası Gül Festivali’nde 3 Haziran akşamı sahne alacak Melek Mosso da belirli bir kesimin gadrine uğramaktan kurtulamadı, konseri kendisini davet eden belediye tarafından, bir anlamda mahalle baskısına boyun eğilerek iptal edildi. Gülşen’in 23 Temmuz akşamı Şile’de vereceği konseri de Şile Kaymakamlığı’nın hışmına uğradı. Çorum’un Osmancık ilçesinde düzenlenecek Pırlanta Pirinç Festivali’nde 24 Eylül akşamı sahne alacak Aleyna Tilki de Türkiye Diyanet ve Vakıf Görevlileri Sendikası’nın şikayeti üzerine yasaklananlar listesine eklendi.
Bu konuda en anlamlı tepki ise “kibarlığını bozan” uluslararası piyano sanatçımız Fazıl Say’dan geldi. Twitter hesabında “Kabak tadı verdi bu yasaklar. Ne istiyorlar sahnedekilerden? Değişim şart. Dostlar. ŞART!!” yazdığı mesajını paylaştı.
İşin mali boyutu hep göz ardı ediliyor…
Bir konserin gerçekleştirilebilmesi ve sanatçının sevenleri ile buluşturulmasının hazırlıkları aylar öncesinden başlıyor. Etkinlik endüstrisinin teknik prodüksiyondan lojistiğe, konaklamadan kostüme, güvenlikten medya ilişkilerine yüzlerce emekçisi geceli-gündüzlü çalışıyor ancak parasını alamıyor. Kiralanan salonlar ve/veya alanlar için ödenen avanslar boşa gidiyor. Her sanatçının gerek orkestrası ve gerekse menajerinden terzisine, makyözünden şoförüne ortalama 50 aileye geçim kaynağı olduğunu da unutmamak gerek.
Her yasaklanan festival, her iptal edilen konserin bir günlük maliyetinin en az 250 bin TL’den başladığını da göz önünde bulundurmak gerek. Bilet alan fan’ların yaşadığı hayal kırıklığını ile ölçmek mümkün değil…